30 Ocak 2011 Pazar

Bob, Yusuf, Hatırası

Soğuk ve karlı bir dağ manzarasıyla başladı pazar keyfi . İnsanın uykuya gömüldükçe gömülesinin geldiği puslu bir hava . Tek bir şey vardır insana güç veren kalkmak için  ; bol çeşitli kahvaltı sofrası . tabi birde bugün ne hazırlasam düşüncesi . Bizim klasiğimiz olmazsa olmazımız krep . Bir kerede listesine eklemediğini görmedim eşimin. 'Bu sabah ne hazırlayım hayatım?'  ''hmmm krep olabilir mesela''. Cevap genelde böyle başlar.
Sonrasında telefon çaldı minik bir ses ''Ahmet abi yapıyosun'' Yusufum Ahmet abisini özlemiş. Böylelikle pazar keyfimize bir keyif daha eklenmiş oldu .


Süngerbob ve miniğimin sorularıyla başladık masadakileri tüketmeye. Bu arada sünger bob Yusufun değil benim tercihim , çünkü kendileri Caillou hayranıymış . Yahu insan üç buçuk :) kişiye 1 kilo börek alırmı ? Söz Konusu Memiş ailesiyse vede yemek ise herşey olabilir. Küçüğünden büyüğüne  tüketmek  konusunda oldukça başarılılar.



Yalnız börekte tüketilmiyecek gibi değil di yani . Özdemiroğlu'nu bu konuda oldukça başırılı buluyorum. Ehh tabi yenilir içilirde , yenilip içilmişlikler konuşulmazmı. Çeşme , Kemer , Fethiye , Bodrum derken ''yaz gelsede motorla gezsek'' başka yere varamazdı bu konu zaten. Kahve keyifleride yapıldı . Yazın gidilecek yerlerin planlarıda. Bu arada biz konuşurken içerde tek başına oyun oynayan  Yusuf'tan sesler gelmeye başadı. Oynadığı oyundaki kediyle konuşuyordu. Kedi söylenen sesleri tekrarlıyordu aslında ama tabi o farklı düşünüyordu herhalde . '
'ben Yusuf''
kedi; ''ben Yusuf''
'' Hayır sen Yusuf değilsin''
kedi;'' hayır sen yusuf değilsin''
Anlayana kadar küçüğüm kediyle inatlaşdı durdu kendisinin Yusuf olduğuna . Bizde içerden diyaloglara kahkaha atmamak için kendimizi zor tuttuk.




Onları oyun parkına , çalışmak zorunda kalan eşimide evden uğurladıktan sonra ne yapmak istediğim konusunda bir türlü karar veremedim . Önce mercan dede dinlemek lazımdı . Sonra kitabımı aldım elime okumaya başlamıştımki Zeynebimin sözleri çınladı kulaklarımda ''ablacım artık okumalısın bence şu kitabı'' . Tuhaf bir düşüncem var bu tip kitaplara karşı . Okuyup bitmesinden korkuyorum sanki . Sanıyorum ''Aşk''ıda 5 ay sonra filan okumuştum. Öyleki tek tek satır satır. ''Tamam'' dedim zamanı geldi ve uzandım kitaplığıma hmm mis gibi kokuyordu. Hava kararmak üzere  camdan dışarı baktığımda artık pustan dağı görmek mümkün değildi. Yeşil  ve Emirsultan türbesinin ışıkları yanmış , Yıldırım Külliyesininki ise hala açılmamıştı. Sonra düşündüm kendi kendime nasıl bir şehirdi burası . Ne eski, ne kadar çok yaşanmışlıklar var. Büyük kararlar , savaşlar ve mucizeler.





Gün geceye bağlandı dinmek bilmyen yağmurun altında ama daha bitmedi .
Çok şeyler sığdırılınabilir o zamana  ; sürekli ötelediğin hikayeyi öğrenmek gibi....


25 Ocak 2011 Salı

Camgöbeği kanarya

 Sevgili Arda bebek dünyaya Galatasaray fanatiği olarak geldin.
Babalar ve oğullar ..
Başka nasıl ifade edebilirki bir baba oğluna tüm dünyasının artık ondan ibaret olduğunu.


Tamam sarıııııı kırmızıııııı en büyük .........
Ama biz napıyoruz ana yüreğininde renklerini katıyoruz hemen .
Arda geldi diye annesi onun ismini gökyüzünden duyurmuş herkeze . Vede bir kuş konumuş 
Evet bir kanarya... Lakin camgöbeği
Tüm renkleriyle hoşgeldin dünyaya ...


Pembe beyaz ışıltılar(lavanta kesesi nikah şekeri)

Saadet hanımın düğün organizasyonu için hazırlağım numuneler.


Öncelikle kendisine teşekkür ediyorum . Kargo şirketiyle yaşadığım sorun yüzünden numuneleri fotoğraflayamadan göndermiştim. İlginç bir tesadüftür ki yolu Bursaya düşen Saadet hanımla hem tanışma hemde homeofisimde kahve ile sohbet şansım oldu . Tüm içtenliği vede güler yüzlülüğüyle bana böyle bir iyilik yapabileceğini söyledi.  


Organizasyonda pembe ve beyaz renlkerin hakim olduğunu öğrendiğimde farklı bir renk çalışmayı düşünmedim . Kış düğünü olduğu içinde kumaşımı kadifeden yana kullandım.
Eee peki hangisinimi beğendi Saadet hanım ?? 
İşte orası süpriz olarak kalsın .
Lavanta keselerimi hazırladıktan sonra hediyelerimle birlikte fotoğrafları ilerleyen günlerde


Danteller , danteller

Sevgili komşum Neslihanın mutfağı..
Kahve keyiflerinin , koyu sohbetlerin yapıldığı  mekan .
Bol kahkahalı , içi kıpır kıpır ve bir o kadarda duygusal özverili anne .
Seviyorum seni.

Kırmızı püskülleriyle ve dantelleriyle mutfağını baştan aşağıya kırmızıyla bütünledik.
Dantelleri filoş ipten yaptıkki her yıkamada olduğu gibi kalsın diye.
Perdeyi astığımızda yüzündeki ifade yetti zaten mutluluğunu anlamaya . 
İyi günlerde kullan perdeni .

22 Ocak 2011 Cumartesi

Balonlar

Sevgili Ayşenaz görüşmemize az kaldı . Sen gelmeden önce yaptığım son hazırlıklardan biri bu battaniye. Geldiğinde üşümemen için .


Odandaki renklerle bütünleşti sanki..



Bilmiyorumki ?? saçların bukadar siyahmı olucak
 Baharıda beraberinde getireceksin . O çiçekler onun için .
Heyecanla bekliyoruz....

19 Ocak 2011 Çarşamba

Hayal edin.

Bir kaç gündür yoktum... nedenmi sıkışan programım yüzünden :(
Çalışıyorum, çalışıyorum ve çalışıyorum. Ama sanıyorum kendime tatil zorunluluğu getirmeliyim , çünkü bakıyorumda sağ  elim görüntü itibariyle sol elime göre oldukça büyük:) Ağrısıda cabası.
Doğal olarakta  bu kargaşada bi takım aksaklıklar oluyo. Bu gün Gülşah'ın acil olarak istemiş olduğu tuniği bitirip teslim ettim. Ama fotoğralamayı yine unuttum . Öyleyse napıyoruz resimdeki kendim için tasarladığım tuniği mor hayal ediyoruz :) Böylelikle sorunu ortadan kaldırmış oluyoruz. Birde daha önceki resimlerde açıdan dolayı tunik ,elbise gibi görünüyormuş. insanlar üstümde görünce şaşırdılar. Aslında ön tarafı kısa arka kısmına dizlere kadar uzanıyor bir nevi frak havası vermeye çalıştım. İyi günlerde kullan Gülşah'cım morda ayrı bir yakıştı.


Başlığı görünce farklı düşüncelere kapılmak gayet doğal.
Ne diyelim o zaman siz yinede hayal edin.




15 Ocak 2011 Cumartesi

Eyvah eyvah... çok duygulandım !!


Yine macera ve bol  eğlenceli bir sinama etkiniliği daha ...
Ve yine filmin ilk 3 dakikasını kaçırma klasiği..
Kardeşlerimin yapmış olduğu plana geç kalarak farklı bir anlam katmış olduk. Yol boyunca eşimin çizmelerimi espiri konusu yapmasının ardından ulaştığımız Avm 'nin bol gösterişli ve ışıklı koridorlarından hızlı adımlarla sinema katına ulaşma macerası. Bu kadar büyük olmak zorundalarmı  hiç anlamam !! Ama hakikaten çok güzel bir solonmuş. 
Neyse filme gelince düşündüğünde bile insanın suratında tebessüm oluşturan sımsıcak .. ve çok eğlenceli. Çekimler esnasında neler yaşadılar Allah bilir. Ya o nasıl bir içki masası  Manzarayamı bakıcaksın, repliklerimi aklındamı tutacaksın yoksa gülecekmisin hepsi karışıyor bi anda. Tek kelimeyle galiba tekrar izleyeceğim bir film.
Düğün için ışıklandırılmış ağaç hayal gibiydi. Benim hep hayranlıkla dekorunu hatırladığım Çeşme Solomare'nin WC 'si .. Evet yanlış değil WC  devasa görkemli bir ağaç ve dallarında sarkan  fenerler.. Öyle otantik bir havası vardırki gidenler bilir bir an aklıma o geldi . Amann konu nerden nereye geldi. Yani özetle herkes gitsin çoluk çocuk filmi izlesin .. Ehh bir kaç akılda kalan;
Köy yumurtası , Köy ekmeği , Köylü kurnazı , Truva tatbikatına balıkçı teknesiyle ilk katılan kaptan. Kırlangıça binip sizi burdan götüreceğimm vss vsss(siz siz olun bilmediğiniz mantarları yemeyin)
Ve önemli birşey daha filmin sonunda yani biryandan küçük bölümde film devam edip ,diğer yandan yazılar akmaya başladığında sakın hemen solonu terketmeyin o parçanın tadını çıkarın :))


Yüz kaslarımız fena halde yorulmuş arabaya gittiğimizde beni bir süpriz bekliyomuş meğer. Zeynebimin gemi maketlerime ,sevgisini yüreğini ve emeğini kattığı hediyesi.. Sizin hiç bu kadar güzel kayıklarınız oldumu ??artık benim var:)))


Araba karanlık paketleri açıyorum ama tam göremiyorum offf. Biraz önce kahkahalara boğulmuştum , şimdide sevgi seline . Gözlerim doluyo Allahallah bir insana bu kadarıda fazla yahuuu . Sonra kuzucuğumu kucaklıyorum minnetle ,sevildiğini hissetmenin verdiği o büyük , koca yüreğimle.
Bende seni çok seviyorum.


Sonrasında diyorki içinde birde ufak bir not var. Bende evde okuyacağımı söylüyorum ki ..(ağlayınca burnum kıpkırmızı oluyor çok utanıyorum)
Altındaki tarihe takılıyor gözüm 11,01,2011 o gün çok sıradan bir gündü benim için ve demiştimki keşke bu gün önemli bir şey olsaydı ne hoş olurdu. 
O tarihin bir önemi var artık benim için.

Duygu karmaşası içindeki gecemiz şu benim espri konusu olan çizmelerimin sokakları yıkayan belediye görevlileri sayesinde kahraman olmasıyla son buluyordu...

Ne güzel saatlerdi .. Biliyormusunuz ben anı yaşadım hiç kaygısız:))

İsimsiz....

Hızlı bir haftasonu başlangıcı yaptım. Ehh tabi çalışmalar oldukça yavaşladı. 
İstanbuldan misafirlerim geldi. Hemde süper bir haber ile sevgili arkadaşım Ali ve Kıvılcım evlenmeye karar vermişler. Mutlu olacaklarına tüm kalbimle inanıyorum.2011 ne kadar güzel başladı benim için . Umarım hep böyle gider . Güzel haberler arka arkaya geliyor
 Anılarla ve hoş sohbet dolu bir gece yaşadık. İlerleyen saatlerde sıcak ortama , sıcak çorba damgasını vurdu. 


Kısaca tarifini vermek istedim . Ama bir türlü isim belirleyemedim . Yardımcı olursanız sevinirim .Aslında klasik yoğurt çorbası gibi başlayıp biraz kendimden bişiler katarak sonlandırdım.
Malzemeler
2 çorba kaşığı sıvıyağ
25gr tereyağ
2 çorba kaşığı biber salçası
5 çorba kaşığı yoğurt 
2 çorba kaşığı un 
1 yumurta
2 çorba kaşığı haşlanmış yeşil mercimek
1 diş sarımsak
1tablet et bulyon veya et suyu

Yapılışı: sıvıyağ ve tereyağda salçayı kavuruyorup üzerine su ilave ediyoruz . Diğer tarafta un ,yoğurt ve yumurtayı  güzelce çırpıyoruz ve kaynamak üzere olan yağ ve salçalı su ile hem inceltmiş hemde kesilmemesi adına ılıtmış oluyoruz . Sonrasında tencereye yavaş yavaş ilave ediyoruz . Rende sarımsağı , bulyonu ve yeşil mercimeğide katıp 5 ' kadar kaynatıyoruz. Sonrasındad afiyetle sıcacık vitaminli vitaminli içiyoruz. Afiyet olsun

Sarımsağın müthiş faydalı olduğunu zaten biliyordum. Nasıl pişirilirse pişirilsin antioksidan ve besin değerini kaybetmeyen iki besinin sarımsak ve havuç olduğunu öğrendikten sonra mümkün mertebe her ikisini bütün yemeklerime katıyorum . Vede baklagilsiz bir çorba yapmıyorum artık.
Birazda olsa şu suni yaşamdan bazı değerleri hayatımıza sokmakta fayda var.

12 Ocak 2011 Çarşamba

Bir kuş konacak bloguma




Duyduk duymadık demeyinnnnnnnnnnnnnn
kurabiyegiller.com ' da çekiliş varrrrrrrrrrr:)

Şu ''an''

                                                                                                                            by
                                                                                                                                            ZEYNEP AVCI
''Hızlı ve hırçın bir koşuşturma içindeyiz çoğu zaman .
Yapılacak işler , bitirelecek ödevler, gidilecek yerler ,edilenecek payeler , tırmanılacak basamaklar bir türlü bitmiyor. İstanbul'da zaman , su gibi , maden gibi , ekmek gibi kıt bir kaynak olmuş; bize yetmiyor.
Güne ne kadar erken başlarsak başlayalım evden hep telaş içinde çıkıyoruz. Ve ne kadar acele edersek edelim , azalmıyor bu telaşımız. Bir iş biter gibi oluyor , ardından hemen yeni bir iş çıkıyor. Ha bire geç kalıyoruz ; yetişemiyor yetinemiyoruz. Bedenimiz ter içinde koşarken zihnimizin kancaları bir yerlere takılıp kalıyor. Ya geçmişe gidiyor aklımız ya  geleceğe kayıyor. Ya başlıyoruz'' geçmişte kim bana ne demişti , filanca tarihte şöylemi olmuştu , yoksa böylemi olmuştu?'' diye çetele tutmaya  , gereksiz hatıralar arasında boğulmaya aynı mizansenleri kafamızda tekrar ve tekrar kurmaya ... ya dönüyoruz gelecekle ilgiliplanlara , seneryolara, şahsi hayallere, gayelere....
Zihnimiz durmadan ya geçmişte ya gelecekte takıldığı için bizler aslında hiçbir zaman şu ''an'' da duramıyoruz. Türkçede zaman ekleri bu kadar zengin olsada bizim hayatımızda ''şimdiki zaman ''ebediyen eksik gibi. Şu andan mahrum kalmışız ama haberimiz yok.
Ve söyleniyoruz bol bol. Şikayet etmek, en sevdiğimiz dil jimlastiği.
bkz firarperest sayfa 165
ELİF ŞAFAK
Bu kitabın acayip bir tılsımı var. Gece okuyorum ertesi gün yaşıyorum sanki .
Dün katıldığım bir toplulukta  kadınların sürekli olarak hayallerini iş , eş yada çocuk nedeni ile ertelediğini farkettim . Akşama gidince yapılacak yemek , hazırlanacak masa . Ya geçmişte yaşanılanlardan bahsedildi çoğu zaman , yada birgün sonraki planlardan . Kimse o anı yaşamıyordu halbuki . Masadaki güzelliklerin farkında bile değildik belki . Yine hızlıca tükettik o anları . Masa deyince Ceydacım ellerine sağlık herşey çok lezzetliydi.
Tüketilmeyen şimdiki zamanlara..




11 Ocak 2011 Salı

10 Ocak 2011 Pazartesi

Öylesine...


Minik kaçamaklar yapıp arada kendim içinde birşeyler hazırlıyorum.


Rengi sanki çokta olmadı gibi ama dikmiş bulundum:)

8 Ocak 2011 Cumartesi

Eskimeyen Yüz


Yoğun bir hafta daha geride kaldı . Uzun zamandır planladığım ama bir türlü fırsat bulamadığım değişikliğe en sonunda başladım. İlk çalışmam bir türlü eskimeyen ama artık görmekten sıkıldığım sandelyeler oldu.


Öncelikle gerekli malzemelerin temini için ufak çapta bir alışveriş yaptım. Aradığım boy ve renkte püskül bulamadığım için şu dantel, oya vs için  kullanılan filoş iplerden alıp kendim yapmak zorunda kaldım. Sanat malzemeleri satan mağazadan   ahşap boyasını temin ettim . Bildiğimiz bulaşık süngeriyla uygaladım , böylesinin daha kolay olduğunu düşündüm. Kumaş tercihimi kadifeden yana kullandım. Oturma yerinin kalıbını çıkardıktan sonra ince kanal diktim ve o kanaldan lastik geçirerek eski kılıfın üzerini kapladım.


Başladım boyama . Bu kısmı en sancılı süreçti. 1 kat 2 kat 3 kat derken en sonunda tamamiyle istediğim beyazlığa ulaştım. Boyayı inceltmeden kullandım ki kısa sürede sonuca kavuşayım.
Boyama işlemi bittikten sonra sıra geldi püskülleri monte etmeye. Yine kumaşıma uygun renkte kurdela bulamayınca kumaşın kendisinden 3 cm kalınlığında şeritler kestim . Önce püskülü metal parçalara sonrasındada metal parçayı şerit şeklindeki kumaş parçasına dikerek tutturdum . Yapıştrıcı ürünler malesef yeterli olmadığı için dikmek daha sağlıklı oldu.

Bu işlemler sırasında yine herşeyi unutup 3, 4 saatlik terapi yapmış oldum. Gerçi hafta sonunun yorgunluğuyla birleşince pesetmek üzereydimki sonuca olan merekıma yenik düştüm .


Artık pembe beyaz bir yemek solonum var. Yeni suretleriyle  sandalyerim yerlerini aldılar. Gerçi bu daha başlangıç  . Devamı ilerleyen günlerde. 


6 Ocak 2011 Perşembe

Geleceğe hediye..

Bugün ki hikayemizin kahramanı  şu şirin battaniyenin sahibesi.
Bir can gelmekteymiş. Dünyanın tüm kötülüklerinden uzak onun için en güvenli yerde , doğru zamanı beklemekte. Herkezde bir heyecan bir panik. Neydi acaba bunun sebebi? anlam vermeye çalışıyordu . Evet evet ,  hayatının sonuna kadar sürekli duyacağı bir şey . Ne kadarda önemliydi halbuki
Annesi kuzusunu ne diye sevicekti. Aslında vardı gönlünde bir isim ,ama öylesine bir kargaşa ve kararsızlıklarla çevreliydiki  etrafı  sadece bir kaç kere telaffuz edebilmişti. 
Derken , onun dünyaya gelişini vede annesinin duygularını önemseyen biri ,ona özel bir hediye getirmişti. Anne hediyesini onun adına büyük bir sevinçle açtı .  Birde ne görsün  koca koca harflerle yüreği bir battaniyeye nakşedilmiş ,sevgiyle.
Artık herşey çözülmüştü. Başka isimlerin bir anlamı kalmamıştı. Bir hediye hayattaki en önemli şeyi , kişiliğinin ilk adımını belirlemişti. Artık herkes onu bekliyor .. Oda sımsıkı kucaklarda kulağına fısıldanacak kelimeyi                  
AZRA
(Bu hikaye tamamiyle gerçeği yansıtmıştır . Kahramanlarımız hayal ürünü değildir)

Her ne kadar Azra bebeği ve  annesini tanımasamda  benim için unutulmaz bir hikaye oldu :)) ne mutlu bana 

5 Ocak 2011 Çarşamba

Sıcak rüyalara yolculuk..

Sonunda sevgilimin yeni yıl hediyesini bitirebildim . Tabi biraz geç oldu , gerçi sevgililer günü hediyesi olarak düşünseymişim daha bir anlamlı olacakmış galiba . Hoş yeni yıl , sevgililer günü benim eşimin teyet geçtiği şeylerdir hep.
Sevgililer günü gelir'' Biz sevgili değilizki '' yada '' aa sevginin bir günümü olur bize hergün özel'' vss diye uzayıp giden bahaneler zinciri. Kişilik itibariyle spontene gelişen olayları süprizleri daha bir sever kendileri . İtiraf etmeliyimki benim çalışıp, günlerce planlar yaptığım programlardan ziyade , onun hazırlamadan öylesine gelişen olaylar iz bırakmıştır 15 yıllık birlikteliğimizde.


Eh tabi birde fotoğraflama konusunda kendisinden destek olmasını istedim. (hiç kolay olmadı ikna etmek)


Motorsiklet sever diyemiyeceğim tutkunu daha doğru bir kellime olucak, biri olarak farklı bir temada çalışmam imkansızdı.


Kumaş olarak pazeni tercih ettim:) %100 pamuklu olduğundan dolayı kullanışlı olacağını düşündüm. Üzerine aplik yaptığım kumaş farklı bir tür ama motorsiklet resimleri olması yeterliydi. Çok keyifli bir çalışma oldu.

Sizde sevgilinize , sevdiğinize yaklaşan sevgileler gününde sıcacık bir hediyemi düşünüyorsunuz? o zaman doğru adrestesiniz. Sevdiği , yada ilgi alanlarını vede renk belirtmeniz yeterli .Daha detaylı bilgi için elifinelizi@gmail.com

İçimizdeki büyümeyen çocuklara...

4 Ocak 2011 Salı

Bir doğumgünü...


İnsanoğlu hayaller kurar , planlar yapar yarın ne olacağını bilemeden..
23 aralıktı kuzucuğumun ,sevgili zeynebimin doğum günü.
Sabah erkenden kalkıp ellerimle yaptığım frambuazlı turtamla minik hediyemle kapısında alacaktım soluğu.
Mumlar yanar hazır ve nazır ,kamerada hazır bu anı ölümsüzleştirmek adına..
Ama gözünü açmışsındır sabaha ,sanki üzerinde tonlarca ağırlık. Lanet.. nedir buya ?
halbuki aşıda oldum ben. 
Yaa.. işte hikayemiz böyle acıklı. Ama olsun hediyemi verdiğimde canımın gözlerindeki mutluluk unutturdu herşeyi. Çantasını çok sevdi .Aslında portföy çanta gibi dursada kendi kumaşından hazırladığım kordonuyla günlük yaşamda da rahatlıkla kullanılabilir oldu. İç kısmı iki bölmeden oluşmasıda ayrı  bi rgüzel.

(Sanıyorum bu çantanın değişik versiyonlarınıda çalışacağım. Ürün hakkında bilgi için elifinelizi@gmail.com)

İnsanoğlu hayaller kurar , planlar yapar .. hayat ise durmaksızın süprizler hazırlar bize..
Gerçek olan hayellere....

2 Ocak 2011 Pazar

Bir nişan...(lavanta keseleri)


Yeni yıl tatlı bir heyecanla başladı.Kuzenimi everdik:)
Başlarda sade bir tören olmasını düşünmüştük  fakat yüzük takılması , gecenin anısı , çikolata derken olay biranda boyut değiştirdi.



Tabi önce gelin hanımın kıyafeti.(kuzen böyle söyleyince deli oluyor:))Bayan mor tutkunu olunca  temamızda tamamiyle mor üzerine yoğunlaştım.



Elbiseyi akıcı olduğundan dolayı jarse kumaştan çalıştım. Tam net çıkmasada rengi sanıyorum morun en güzel tonu. Ayrıca gelin hanımada ayrı bir yakıştı:)


Çikolatayı süslerken kız tarafı olduğumu unutup öyle çalıştım , sadece o anda beynim şeker yaktığından dolayı o lezzetli çikolataların tadına bakmak gibi bir lüksüm oldu:)
Çikolata tabağını daha sonra kullanmak istediğimizden çok aradık. Kurdele ve kumaşın renk seçimini yine morun tonlarından tercih ettim


3 gün içersinde hepsini tamamlamam gerektiği için bir takım malzemelerin temininde sıkıntı yaşadım.
Çok dilediğim gibi olmasada bulabildiğim ürünlerden birşeyler çıkarmaya çalıştım.

 Yüzük yastığımız biraz sıradışı oldu . Ekrular, beyazlar ,danteller ,taşlar hiçbirinden eser yok.
Buda farklı bir tecrübe oldu benim için.

Gecenin anısına gelen konuklara hazırladığım lavanta keseleri.

Gecemiz sıcak , samimi, eğlenceli ve bir  okarda heyacanlıydı.
 Seni seviyorum kuzen ve mutlu olmanı çokk ama çokk istiyorum:)



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...