17 Kasım 2010 Çarşamba

Bayramca Memleket

Eski bayramlar....



Bu gün hep geçmiş konuşuldu.
Kalabalık bir aileye mensup olduğumuz için , anılarda bir okadar neşeli . Bayram sabahı yapılan kahvaltılar , o eski evin kocaman bahçesindeki sabah sporu . Özenle asılmış kıyafetler...

Öyle hızlıca bitirdik ki ziyaretimizi , bütün kuzenler bir araya gelmişken fotoğraf çekinmeyi bile atlamışım. O yüzden müthiş kahvaltı sofrası ve ardından kahve keyfi ile koyu sohbetin anısı yazıda kalmış oldu.

(Kahramanları tek tek yazamıyorum 16 kuzen olduğumuz için..)


Sonrasında ise annemin anneannesi ziyaret ettik. Gayet sağlığı yerindeydi 83 yaşında olup, bi okadarda çiftçilikle uğraşmasına rağmen. Bizleri çok özlemiş..
Ve bayramlaşma faslı büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperek son buldu.
(Aslında bu kadar hızlı bitmedi . Kısacık zamana yeri geldi 10 yılı yeri geldi 30 yılı sığdırdık.)

Akraba ziyaretine birde Şeyh Edebali'nin türbe gezisiyle anlam katalım istedik.
Girişte bizi karşılayan tezgah Bilecik'te görmeye alışık olmadığım türdendi .
Sanata saygım sonsuz ... Dağ taşa kurulmuş heryerinden kızıl kayalar fışkıran bir memlekette yağlı boya tobla yapacak değilllerdi herhalde.
Adını , nereli olduğunu , orda ne aradığını öğrenemediğim hatta şu anda simasını bile hatırlayamadığım Sanatçı abi:) gerçekten hoş çalışmalar yapmış.
Yolda yürüken gördüğüm tarihi mezar taşları gerçekten ilginçti sol taraftakinin boyutu o kadar ufakki. (resim çekerken biraz rahatsız oldum hem tarihi eserlerle ilgili daha hassas olunması konusunda hemde manevi olarak)
Gerçek anlamda buram buram tarih kokan maneviyatı güçlü bir yer. Yukarıdaki caminin duvarında görünen delikler Kurtuluş Savaşından kalma , okadar çok ki . Babam hemen başladı anlatmaya .Çocukluğunda o çevrede oynarken topraktan hep kurşun ve savaşa dair izlerle karşılaşıyolarmış. Bazı deliklerde hala kurşun duruyormuş..
Bu güzel Eski Bilecik manzaralı yoldan yürüyüp , bu ceviz kapıdan geçip türbeye ulaşıyosunuz.


Babam anılarını anlatırken birden aklına çocukken burda çekilmiş 'Bir millet uyanıyor ' filminde figüranlık yaptığı geliyor. Başlıyor anlatmaya...


Türbenin kadınlara ait odasından görünen manzara ....
Kulağa gelen su sesi insanı başka yerlere götürüyor..
O kadar uzakki halbuki minik şelale..
Yer gök kaya ama yinede engel olmamış ağacın büyüyüp, olgunlaşıp , kurumasına ....

Dönüşte gördüğüm manzara süperdi. Emeğe karşı saygımın karşılığını , tezgahta sergilediği , istediğim şeyi hayal ettiğim gibi , kısa zamanda , keçe kalemle yapılmış logoyu görünce almış oldum. Gerçekten harika .


Anlatılacak ,paylaşılacak çok şeyler var eski bayramlara dair....
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...